Gürkan Güneş

Çaresizliğin şehri Ağrı

Gürkan Güneş

Bahtsız Ağrı

Talihin gülmediği, kaderin cilve yaptığı, çaresizliğin ve imkânsızlığı şehri Ağrı…
Bir isim, bir şehri ancak bu şekilde anlatabilir.

Sağlık, eğitim, ulaşım gibi temel sorunların çözümsüz kaldığı, üstüne birde müteahhit ve emlakçıların ne kadar kâr etsem iyidir, anlayışı ile hareket ettiği, insanların barınma sorunu ile karşı karşıya kaldığı Ağrı…

İmkânsızlıklardan dolayı içinde bulunduğumuz Ağustos ayında; Ağrı’dan Batı ve İç Anadolu illerine doğru hareket eden araçların karışmış olduğu trafik kazasında 13 kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı.

Ağustos ayının başında meydana gelen otobüs kazası hepimizi derinden sarstı ve tarif edilmesi zor duygular yaşattı.

Henüz otobüs kazasının acısını dindirmemişken…

Ağrı’da görev yapan polis memuru dostum Ömer Cihan, tayininin Kırıkkale’ye çıkması sonrasında geçtiğimiz Cumartesi günü ticari taksi vasıtası ile eşi (canımdan öte kardeşim) Aysun Fatma Cihan, biricik oğulları Batuhan ve araç şoförü genç kardeşim Miraç Çelik ile beraber yola koyuldular.

Neden ticari taksi ile gidildi?

Tayin kararlarının ani açıklanmasının ardından Pazartesi günü mesaide olması gereken Ömer Cihan, dört gün içerisinde Kırıkkale’de olmak zorundaydı. Kazadan iki gün önce yanıma gelen Aysun ile diyaloğumuz şu şekilde gerçekleşti.

Aysun;  - Ankara’ya uçak bileti bakar mısın? 

Ben; - Ağrı’dan uçuş yok, Salı gününe kadar tüm uçuşlar dolu!

Aysun; -  Çevre iller de olur onlara da bakar mısın?

Ben; - Erzurum, Iğdır ve Van, Cuma ve Cumartesi günleri boş yer yok.

Aysun; - Nasıl yapacağız peki? Dur Ömer’i arayayım.

Aysun; - Ömer tüm uçuşlar dolu yer yok, nasıl yapacağız?

Ömer; - Nasıl dolu, ben aldım uçak biletlerini…

Evet Ömer’in ben uçak biletlerini aldım demesi ile hem şaşırdık hem de çok mutlu olduk, yalnız bir terslik olmalı, internet üzerinden tüm uçuşlara baktım. Ağrı’da uçak bileti hizmete veren Baran kardeşime, Aysun bizzat sordu yer yok dedi. Peki Ömer nasıl biletleri aldı?
Henüz Ömer’in, uçak biletlerini ben aldım demesinden 2 dakika geçmemişken, Aysun’u aradı. Ve mahcup bir ses tonu ile;

Ömer; - Aysun, ben galiba yanlış yaptım, bir hafta sonrasına almışım biletleri…

Evet, Ömer tarihleri karıştırmış ve yolculuk yapmaları gereken tarihten 1 hafta sonrasına almış uçak biletlerini..

Yanlış tarihli alınan biletler iptal edildi ve şimdi Kırıkkale’ye nasıl gidilecek sorusu akıllarda yeniden yer edinmeye başladı.

Oğulları Batuhan’ın 3 yaşında olmasından mütevellit, otobüs yolculuğu pek düşünülmedi, burada hizmet veren araç kiralama firması ile iletişime geçen Ömer fiyatta anlaşamadı.

Ağrı’nın ne kadar çaresiz ve imkânsızlar şehri olduğunu bir kez daha iliklerime kadar hissettim. Uzay çağını yaşadığımız bu dönemde Ağrı’dan gerçekleşen uçak seferleri kısıtlı zamanlarla hizmet göstermekte, Ağrılılar bu hizmetten faydalanmakta zorluk çekmekte ve 24 saati aşan karayolu yolcuğu ile bin bir eziyet ve çile ile gitmektedirler (!)

Yazımın başında da belirttiğim gibi içinde bulunduğumuz bu Ağustos ayında birbirinden kıymetli ve değerli 13 canımızı toprağa verdik, onlarca can ise yaralandı.

Neyi bekliyoruz?

Neden uzay çağında uçak hizmetinden faydalanamıyoruz?

Ağrı’nın bu makus talihi ne zaman değişecek?

STK’lar Ağrı’nın sesi olmayı ne zaman başaracak?

Birbirlerinin çukurunu kazmak yerine çukurları ne zaman dolduracak?

Bu musibetler bizlere ders olsun artık, bir olalım (!)

Yaşanan bu üzücü kazalarda hayatlarını kaybedenlere Allah rahmet, yakınlarına başsağılı ve sabırlar dilerim.

Kardeşim Aysun, seni ve aileni bir ömür unutmayacağım…
 

Yazarın Diğer Yazıları