Raif Medetoğlu yazdı. 'Teşhir'

Raif Medetoğlu'nun 'Teşhir' başlıklı köşe yazısı.

Raif Medetoğlu yazdı. 'Teşhir'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

'TEŞHİR'


Kadınların bir kısmı mağaza vitrinleri gibi.

Her mağaza içeride hangi ürün varsa  rağbet olsun diye vitrinine onu koyar. 
Örneğin kıyafet mağazası, elbise; 
elektronik mağazası, beyaz eşya, 
kasap da vitrine etleri dizer.

Batı menşeli kapitalist düşüncenin ürettiği feminist kolektif hareketlerin tahripkar planının bir parçası olan ve  namusunu koruyamayan kadınlar da  vitrinlerine koyacak etlerinden başka sermayeleri ve ürünleri olmadığı için adi bir hevesle vücut kıvrımlarını onaylama ve rağbet görme çabası içine girerler.

Hele bir de yeterince gelişmemiş beyin kıvrımları ile bu yaptığım sevimli bulunmalı mantığı ile şımarıklığın zirvesinde caka satanlar yok mu, işte bunların onurlu kadın kimliğini kasap reyonuna çevirmesini ciddi anlamda yadırgıyorum...

Efendim, bir de feminist kesimin kadın özgürlüğüne atıfta bulunarak 'şort giyerim bakmayacaksın, gerdan açarım görmeyeceksin, tayt giyerim istediğim gibi seni tahrik ve taciz ederim ama sen dünya ahiret bacımsın demeye mecbursun' mantığı faşist kadınların erkek onuruna yaptığı en büyük tecavüzdür.

Kadınların son zamanlarda 'ben istediğimi yapar istediğimi giyerim bu benim doğuştan edindiğim değiştirilemez hakkım sen de buna saygı duyacaksın.
ve bana ben ne yaparsam yapayım sırf kadın olduğum için hak vereceksin.' şımarıklığını anlamıyorum.

En nihayetinde teşhirciliğin bir hak olup olmadığını konuşur hale geldik.
Çarşı pazarı bedeni için teşhirgah yerine çeviren zihniyetin tuhaf takıntıları var.

Mesela seyredildiğinin farkında olup bundan müthiş haz duyan kadıncıklar var.
Beyaz pantolon altına siyah tanga giyer, havalara girer, trip üstüne trip. ayyy herkes bana bakıyor, deyip sonra da aynada kendine bakar 'galiba ben güzelim' der.
Dur biraz daha abartıp şaşıya çevireyim şunları bütün gizliliklerini faş eder.
Bu ruh hali kamu alanı içinde cüretkrca  düzeni ihlal değil resmen ihtilal yapmaya benzer.
Oysa mahremiyetin gitti mi sen de gitmelisin tez elden.
Ne yazıktır ki; Batı kültürüne duyulan hayranlık mahremiyet algımıza tesir ederek radikal farklar ile değişim ve dönüşümde yaşamın bütün alanlarında kendini göstermiştir.
Çünkü bizim medeniyet anlayışımız ile batı arasındaki bu fark iki zıt kutup gibidir.
Batıya olan özenti maalesef sosyolojik olarak toplumda bir kırılganlık, özel ve genel hayatımızda yaralar açmıştır.

Sosyal olarak gelişmenin kadınlara daha fazla özgürlük verilmesini yanlış anlayıp olayı böyle mahremiyet duvarlarını yıkarak sınırları tarumar etmek suretiyle  medeniyetimizin bize miras bıraktığı değerleri yıkmak manevi büyük bir yıkıma neden olmuştur.

Ve vahim sonuçlarını hep birlikte görüyoruz...

Söz konusu bu değerlerimize ters davranış bozuklukları dünyadaki batı temelli sistemlerin ürettiği ve yönlendirmesiyle gerçekleşmektedir.
Dünya düzenine yön veren bu aklı iyi tanımak gerek çarkların nasıl, neden, niçin çalıştığını iyi bellemek gerek.
Öteki durumda dünyayı idare edenler, toplumları kendi sistemleri içine dahil eder ve kendi zincirlerine  halka etmek suretiyle onları sistemin bir parçası haline getirirler.
Bir süre sonra farkına varmadan onlar gibi düşündüğünü ve yaşadığını anlarsın ama o zaman iş işten geçmiş olur.

Yukarıda söz konusu kadınlar üzerinden geliştirilen sahte özgürlük hikayeleri sistemin aktörlerine hedef ve ideallerine hizmet ettiğini iyi bilinmesi gerekir...

Vesselam...

Raif Medetoğlu

Bakmadan Geçme