- Haberler
- Köşe Yazısı
- Raif Medetoğlu Yazdı. 'Sınanan yürekler'
Raif Medetoğlu Yazdı. 'Sınanan yürekler'
Raif Medetoğlunun kaleme aldığı 'Sınanan yürekler' başlıklı köşe yazısı.
SINANAN YÜREKLER...
Bir köyde dağlık sarp kayalar arasında doğmuş,
Dünya'ya merhaba demiş belli dini öğretiler ve kalıplar ile büyütülmüş, orada evlenmiş, orada çocuğu olmuş ve orada yaşlanmış köylü bir kadın yada erkek 'ben hayatım boyunca hiç içki içmedim' diye övünmesi kadar saçma sapan bir şey yoktur.
Neden ? Çünkü alkol ile hiç karşı karşıya gelmemiş o günah ile sınanmamıştır.
Benim ülkemde ben yaşarken Afganistan'da ,ırak'ta, Suriye'de son olarak Ukrayna'da olduğu gibi hiç savaş çıkmadı.
Savaş sosyolojik ve psikolojik olarak nasıl bir travma meydana getirir bilmiyorum.
Hani halk arasında bir deyim vardır ya Allah düşmanımın başına getirmesin.
Evet gerçektende kestiremiyorum
Çok korkunç ,trajedik...
Ancak Evini barkını terketmek zorunda kalarak en değerli şeylerini ardında bırakıp dilini bilmediği bir ülkeye yanında kimse olmadan çocukları ile parklarda uzun süre hayatta nasıl kalınır ?
bilmiyorum doğrusu tek bir fikrim bile yok.
Ama sanırım birazcık empati yapınca durumun çok acıklı olduğunu anlayabliyorum.
Düşünün böyle bir durumla sınandığınızı yabancı bir ülkede mültecisiniz.
Kirlenenince nerede yıkanırısınız,acıkınca kimden para istersiniz, ayakkabı yırtılsa o sırada ne yaparsınız 'çok hastayım' o ülke lisanına nasıl çevireceksiniz.
bilememek nasıl bir duygu oracıkta his ediyor ve anlayorsunuz.
Peki soruyorum size nasıl bir çıkmazdır ki mülteci bir kadın bedenini para ile satar kestiremiyorum.
Çok zor ve karmaşık bir olay..
Evet dostlar ; Bunlar medeniyet dediğimiz bu bilgi çağında yaşandı yaşanıyor.
Daha dün Ukrayna sınırında canhıraş ülkeyi terk etmeye çalışan siyahi adamları ötekileştirerek ülkesine almayan sözde medenileride görmedik mi ? gördük.
Bütün bunlar manevi değerlerini ve duygularını yitirmiş adalet, merhamet, şevkat yardımlaşmanın pirim yapmadığı ve kapitalizmin bizi esir aldığı bir Dünya'da yaşadık yaşıyoruz...
Mevzu'ya farklı bir pencere açarak sohbetimize devam edelim.
Elbette her insanın sınandığı bir hayat hikayesi vardır.
Eğer katil olmadıysanız hayat sizi o sınıra hiç getirmediği için dir.
Hiç hırsızlık yapmadıysanız belki de kendinizi hiç çaresiz hissetmediğinizden olabilirmi ?
Üç gün aç kalsanız çocuklarınız açlıktan hasta olsa belki siz de bu yola başvuracaksınız.
Efendim alın size bir hadis aktarayım.
' Sakın kınamayın çünkü kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz'
Hadis Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507;
Kardeşim unutma ! Yunus olsan bile balığın yutmasından kaçamazsın, Eyyub olsan kurtların kemirmesinden…
Yusuf olsan ilk önce nefsin ile sınanırsın, Meryem olsan iftira gelir seni bulur önleyemezsin…
Nuh oldun diye evlatlarının sana itaat etmesini bekleyemezsin…
İmam Azam'sın diye zindana atılmaktan kurtulamazsın, Peygamberin biricik torunu Hüseyin olunca Kerbala'da ölmekten kurtulamıyorsun...
Bu yüzden de ben düşmem dememek, ben onun yaptığını asla yapmam diye büyüklenmemek gerek...
Hususen bizim ülkemize sığınan mülteciler için çok defa şahit olduğum bir ifadeyi aktarayım.
Ne işi var burda ülkesinde kalsaydı vatanını korusaydı şunu düşünmez kime kurşun sıkacaktı fitne ateşi yakılmış kardeşi kardeşe vurduruyorlar.
Be hey Adam ! Aklı olsaydı da aklını kullansaydı gibi büyük cümleler kurmamak lazım sanırım.
Çünkü insan en çok iddiasından vuruluyor.
Öyle değilmi ?
Çünkü hepimiz iç içe geçmiş aynalar gibiyiz. Birbirimize benziyoruz.
Çünkü bir başkasının yüzünde aslında kendi aksimizi görüyoruz.
Çünkü insanız.
Bu yüzden de en çok iddiasının olduğu yerden yara alıyor insan.
En çok orası kanıyor.
Bir başkasının yarasını kanatmak yerine üfleyince oraya merhem olunca insan olmanın onurunu yerden kaldırabilirsiniz ancak.
Diğer türlü iflas etmiş bir insanlık ve bataklık, her nefes'te zarar ve ziyan...
Sınananları kınamayan bir insanlık temenni ve duası ile selmetle kalınız...
Raif Medetoğlu