Psikolog Nurcan Dere Yazdı 'Kadın Cinayetleri Son Bulmalı'

Psikolog Nurcan Dere'nin 'Kadın Cinayetleri Son Bulmalı' başlıklı yazısı

Kadına Uygulanan Şiddet ve Kadın Cinayetleri Artık Son Bulmalı!

Yeter..!

 

 

Dünya'nın ve Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri kadına uygulanan şiddet ve kadın cinayetidir.Türkiye'de hemen hemen her gün üçüncü sayfa haberlerinde, televizyon ekranlarında,sosyal medya platformlarında,kadınlara yönelik tacizden, istismardan,psikolojik baskıdan, hakaretten, hatta bir cani tarafından kadınların yaşam hakkının elinden alındığı bir şiddet davranışının haberine rastlamaktayız ne yazık ki.!


 

 

Kadınlara karşı şiddetin, tek nedeni olmasa da temel mekanizmalarından biri,toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir.Ataerkil bir sistemi benimseyen ülkemizde yaşamın ilk evrelerinden itibaren erkeğin ön planda tutulması “kadının da erkek egemenliği altında kalan bir alt sınıf olduğu” düşüncesi kadın düşmanı olan canilerin çoğulmasına neden olmaktadır.


 

 

Eril zihniyete sahip erkekler yaşamları boyunca her hakkı kendilerinde görürler ve ne yaparlarsa yapsınlar bunun hoşgörüleceğini ya da görülmesi gerektiğini düşünürler. Bu düşünce biçimi ile de kadını baskılayacağını,kadına da her istediğini yapacağını ve yaptıracağını düşünür.Bu tarz sığ düşünceleri kabullenmeyen kadınlara ise,zaten her hakkı kendisinde gördüğü ve egemenliğinin sarsıldığı düşünen eril zihniyete sahip caniler fiziksel,cinsel,psikolojik,ekonomik şiddette bulunurlar.kendi içinde bastırdığı ve dile getiremediği duygularını şiddete başvurarak ve çeşitli bahaneler öne sürerek meşrulaştırmaya çalışırlar.


 

 

Kadına uygulanan şiddet sadece fiziksel şiddet olarak anlamlandırılmamalıdır.Şiddetin farklı türleri mevcuttur. Her ne kadar üçüncü sayfa haberlerinde,televizyon ekranlarında vb. platformlarda fiziksel şiddete uğramış ya da bir cani tarafından yaşam hakkı elinden alınmış kadın haberleri görsekte bir çok kadın duygusal,ekonomik,cinsel ve psikolojik şiddete de uğramaktadır ne yazık ki.! 


 

 

Kadınların bu denli baskı altına alınmaya çalışılması ve en doğal hakları olan yaşam haklarının elinden alınmaya çalışması ülkecek utanç duymamız gereken bir nokta.Bu utançlıktan artık kurtulmamız gerekiyor.!


 

 

Modernleşen toplumda kadınların sesini duyurmaya çalışması,birey olarak var olma mücadelesi vermesi ve mücadelede erkek egemenliği tarafından baskı altına alınması kabul edilir bir durum değil. Kadına uygulanan şiddetin bu denli meşrulaştırmaya çalışılması ve alışa getirilmeye çalışılması da kabul edilir değil ve bu durum artık son bulmalı.!


 

 

Kadına uygulanan şiddet,taciz,istismar ve cinayetlerde sanığın veya katilin “kıskandım,tahrik oldum,altadıldım,şüphelendim,öfkelendim,alkollüydüm,kendimde değildim” vb. savunmalarda bulunarak kendini haklı çıkarmaya çalışması da mantık dışı ve kabul edilir değil.Hiçbir can bu kadar ucuzca bahanelerle hatta hiçbir şekide zarar verilip,alınamaz..!


 

 

Her ne kadar kadın hakları için mücadele verilmeye çalışılsa da, kadınlar seslerini duyurmaya çalışsa da kadın cinayetlerinin bir türlü önüne geçilemedi. Bu durum da bizlere şunu düşündürmektedir “Nerede hata yapılıyor” bu sorunun cevabı ise; sanığın ya da katilin aldığı cezaların caydırıcı boyutta olmaması ve İstanbul sözleşmesinin uygulanmamasıdır.


 

 

Son olarak bir kadın olarak,kadınların özgürce yaşamına devam edeceği günlere yakın zamanda kavuşması dileğiyle.!

Bakmadan Geçme