Psikolog Merve Demir Yazdı. 'Obsesif Kompulsif Bozukluk'

Psikolog Merve Demir'in 'Obsesif Kompulsif Bozukluk' başlıklı yazısı.

Psikolog Merve Demir Yazdı. 'Obsesif Kompulsif Bozukluk'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (SAPLANTI-TAKINTI)

 

 

 

Obsesyon Nedir?(Saplantılar-Takıntılar) 

 

 

 

Kendi isteği kontrolu dışında aklına gelen, şahsı tedirgin eden, sıkıntı ve stres oluşturan, irade ve bilinçle uzaklaştırılamayan, kovulmayan yineleyici dürtüler ya da düşüncelerdir.İstenmeden gelmeleri ve uygunsuz bir nitelikte olmaları benliğe yabancı olduklarını göstermektedir. Kişi obsesyonel düşüncelerini , dürtülerini ya da düşlemlerini kendi zihninin bir ürünü olarak görür. 

 

 

 

Kompulsiyon Nedir? (Zorlantılar)

 

 

 

Kompulsiyon yineleyici davranışlar (el yıkama , sıraya koyma, kontrol etme gibi ) ya da zihinsel eylemlerdir ( dua etme, sayma,sözcükleri yineleme gibi ) Çoğunlukla obsesif düşünceleri kovmak veya bu düşüncelerin oluşturduğu sıkıntıları azaltmak için yapılan ve istenmeden yinelenen hareketlerdir. Kompulsiyonlar amaçladıkları şeyle aralarında mantıksal bağlantıları yoktur, abartılıdırlar. Tamamen içindeki durumdan korunmak ya da bunları azaltmak amaçlanır. Haz almak ya da doyum sağlamak bu amaçlardan değildir.

 

 

 

  - Genellikle , obsesyonlar bir TEHDİT kompulsiyonlar ise bu tehdide karşı bir TEDBİR niteliğindedir. İstemeden aklınıza geliyorsa, yaşamınızda belli bir sıkıntıya neden oluyorsa, saçma olduklarını düşündüğünüz halde kafanızdan atamıyorsanız,yapmaktan kendinizi alıkoyamadığınız, sürekli tekrarlanan davranışlarınız oluyorsa ;  bu düşünceler ya da davranışlar nedeniyle hayatımızın alt üst olduğunu, çekilmez hale geldiğini düşünüyorsanız obsesif-kompulsif bozukluğunuz (takıntı hastalığı) var demektir. Örnek olarak bir kişinin ellerinin temiz olduğu bilmesine rağmen pis olduğunu düşünmesi ‘obsesyon', bu düşünceden kurtulmak için gereksiz yere sürekli ellerini yıkaması ise ‘kompulsiyon' dur.        

Peki Ne Zaman Başlıyor?

 

 

 

Obsesif-Kompulsif Bozukluğun (OKB) çocuk ve ergenlerde sıklığı 0.3 –0.9 olarak bildirilmekle birlikte daha sık olabileceği düşünülmektedir. En sık ortaya çıktığı yaş 7, ortalama başlangıç yaşı 10'dur. Ancak klinik pratikte çok daha küçük yaşlarda başlayan (2 yaşa kadar) olgulara rastlanmaktadır. OKB'nin biyolojik temelleri olan nöropsikiyatrik bir hastalık olduğu kabul edilmektedir. Hastaların birinci derece yakınlarında 35 oranında benzer bir rahatsızlığa rastlanabiliyor. Tedavi edilmediğinde başka bir hastalığa dönüşmüyor ama kişinin tüm hayatını etkiliyor; kişinin arkadaş, iş, aile ilişkileri zarar görüyor. Takıntıların sebepleri arasında biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler, yakın aile bireylerinde obsesyon olması ve yatkın kişilik özellikleri gibi etkenler olduğu varsayılır ancak kesin nedeni henüz saptanamamıştır.

 

 

  • Takıntıların başlıca nedeni kalıtsal etmenlerdir. Tek yumurta ikizlerinde takıntı bozukluğunun birlikte görülme oranı 85'tir. Aile de takıntı rahatsızlığının olması riski normal popülasyona göre 5-10 kat artırır.       • Psikolojik; okul başarısızlığı, sınav kaygısı, arkadaş ilişkilerinde sorunlar, cinsel kimliği kabul ile ilgili sorunlar, ergenlik dönemi sorunları, boşanma vb yaşam olayı sorunları       • Çevresel faktörler; ailede takıntıların olması hem biyolojik hem de model olma açısından çevresel bir faktördür. Çocuklar anne babalarını taklit ederek de semptomları öğrenmiş olabilir.        • Bununla birlikte, hastaların semptomları ile ailedeki diğer bireylerin semptomları genellikle birbirinden farklıdır. Örn: kontrol etme takıntısı olan bir annenin çocuğunda el yıkama takıntısı gelişebilir.      

Kimlerde Daha Çok Görülür?

 

 

 

Sorumluluk duygusu yüksek olan, genellikle başarılı, hırslı, çabuk endişeye kapılan, gergin, kaygılı, mükemmeliyetçi, ayrıntıcı kişilik yapısına sahip insanlar hastalığa daha yatkındır. Çocuklarını çok sık eleştiren, suçlayan, onlardan kusursuz olmalarını isteyen ya da ayıp ve günah gibi kavramları abartılı biçimde aşılayan ailelerde takıntı hastalığına sık rastlanıyor. Araştırmalarda hastalığın aniden başladığını gösteriyor. 50-70 hastada yakınmalar gebelik, ev değiştirme, cinsel sorun, yakın bir akrabanın kaybı gibi stresli olaylar sonrasında başlıyor. Zaman zaman artıp, azalmalar seklinde dalgalanmalar da gösteriyor. Alevlenmelerde stresin de etkisi var. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar az oranda herkeste görülebilir, ancak bunlar kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini bozuyor ve ciddi zaman kayıplarına neden oluyorsa hastalık kabul edilir ve tedavisi gerekir. Takıntıların hastalık sınıfına girmesi için takıntılara günde en az 1 saat ayrılması gerekiyor.

 

 

 

BELİRTİLERİ  • Kirlenme korkusu • Sürekli el yıkama  • Sürekli duş alma isteği • Başkalarının dokunduğu nesnelere dokunamamak  • Kendisini veya  sevdiklerinin zarar görmesine ait düşüncelere kapılma  • Düzenli ve simetrik olma • Kapalı olduğundan emin olmak için kapıları-ocakları vs tekrar tekrar kontrol etme       

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞUN TEDAVİSİ 

 

 

Obsesif-kompulsif bozuklukta temel tedavi yaklaşımı ilaç tedavisidir. Özellikle serotonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar OKB tedavisinde oldukça yararlı sonuçlar vermektedir. .  İlaç tedavisine ek olarak bilişsel-davranışçı tedavilerin birlikte uygulanmasının belirtileri önemli düzeyde azalttığı bildirilmektedir. Bilişsel davranışçı terapilerde, üstüne gitme, tepki önleme, doyum noktasına gelme (özellikle obsesyonel düşüncelerin kontrol altına alınması aşamasında ) teknikleri yararlı olmaktadır. Hedef rahatsızlık veren düşüncenin oluşturduğu kaygıyı söndürmek ve alışma durumunun oluşmasını sağlamaktır. Terapiler hem hastalığın tedavisinde hemde özellikle nükslerin önlenmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Ve araştırmaların bu tedaviler de 60-75 inde başarılı sonuçlar verdiği bildirilmektedir.

 

 

 

Sevgiler 

Psikolog Merve DEMİR 

 

Bakmadan Geçme