- Haberler
- Ağrı Haberleri
- Murat Tan yazdı 'Doğa ve Beşer'
Murat Tan yazdı 'Doğa ve Beşer'
Murat Tan'ın 'Doğa ve Beşer' başlıklı köşe yazısı.
Doğa Ve Beşer
Merhaba Sevgili Gönüldaşlar..
Gün geçmiyor ki ülkemizde olumsuz haberler eksik olmasın ve bizleri biçare kılmasın..
Son zamanlar da yaşadığımız doğa olayları karşısında ne kadar aciz olduğumuzu gördünüz değil mi?
Yahu ne yapalım.. Takdiri ilahi!! Kader!!
Sahi bunca doğa olayları karşısında Yüce yaradan bizlere bunu uygun görmüş diyip sıyrılmamız mı lazım?
Bilimden,akıldan yoksun bir şekilde gerçekleri gözardı ederek yaşamımıza devam mı etmeliyiz?
Belki de bir psikolog edası ile sizleri karşıma alıp çocukluğunuza kadar inmeliyim kim bilir..
Hepimizin çocukluğunda bizlere öğretilen şarkı sözleri:'BALTALAR ELİMİZDE UZUN İP BELİMİZDE,BİZ GİDERİZ ORMANA HEY ORMANA!!'
Hatırladınız değil mi?
Kimse de çıkıp yahu elimizde baltanın ne işi var,biz neden ormana gidiyoruz diye sormadı.Bu saatten sonra sorarlar mı?
Ehh!! Orası da muamma..
İzahı olmayan durumların,kara mizahı olurmuş ya hani. Bizimki de o misal..
Tabi anlayana!!
Subliminal şekilde söylenilen şarkı sözlerinin,ilerleyen yaşlarımızda meşrulaştırılıp bizleri doğa karşısında adeta bir canavara dönüştürmediğini kim söyleyebilir ? Aksini söyleyen varsa buyursun çıksın! Tartışalım,münazara edelim..
Korkmayın münazara,münakaşadan iyidir..
Sorgular,düşünür doğru yola sevkeder insanı..
Doğrular fikirlerin çatışmasından meydana gelir sözünede riayet etmiş oluruz. En azından bu da bir kazanım der,doğru bir adım atmış oluruz..
Dünya yaşının yaklaşık 14 milyar yıl olduğunu baz alırsak,bu süre zarfında doğanın bizlere hiç ihtiyacının olmadığını,aksine bizim doğaya ne kadar bağımlı olduğumuzu anlayabiliriz.
Sözüm sakın ola yanlış anlaşılmasın. Aman Ha!!
Hepimizin idealleri,misyon ve vizyonu şiar edinmiş ilkeleri muhakkak vardır..
Lakin bizleri bir arada tutan ve yaşamamıza olanak sağlayan ilkeler değil,'Doğa'nın' kendisidir.
21.Yüzyılda insanlığın modern anlamda en yüksek seviyesine ulaştığımızı düşünüyoruz. Ama galiba ben dahil olmak üzere bu konuda yanıldığımızı açıkça söylemek istiyorum.
Neden mi?
Hepimizin ilkel çağlar diye nitelendirdiği,İlkçağ felsefesinde doğa ana akım olarak 'merkezde'tutulmuştur.
Saygı duyulan,anlaşılmaya çalışılan kollektif bir bütünün tek ana eklemi olarak varlığını sürdürmüştür..
Şimdi soruyorum sizlere!!
Doğayı anlamaya çalışma dürtümüzü mü yitirdik,yoksa ona karşı olan saygımızı mı?
Bence hem anlama kabiliyetimizi yitirdik hemde saygımızı!!
Kapitalizm ve sanayi toplumlarının modern köleleri olarak,bizleri içinde barındıran doğaya karşı amansız bir savaşın içine girdik..
Kaybediyoruz Arkadaşlar,Kaybediyoruz!
Bu amansızca savaşın galibi çoktan belli..
O vakit,bu neyin beyhude çabası?
Modern Bilimin Babası Olarak Kabul edilen Francis Bacon'ın bu sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum açıkçası..
Bacon'a göre, 'insan, Doğa'nın yardımcısı ve yorumlayıcısıdır. İnsan ancak doğanın üzerinde çalışarak ve doğayı gözlemleyerek onun düzenini kavradığı ölçüde eylemde bulunabilir ve olup biteni anlayabilir. Bunun dışında ne bilgisi, ne de gücü vardır.'
Doğayı anlamadan,onun bizlere sunmuş olduğu alanlarla yetinmeden yaptığımız,yapacağımız ve yapmayı düşündüğümüz her şeyin geri dönüşü yıkıcı faaliyetlerle sonuçlanacaktır.
Doğal(organik) olan dünyamızı mekanik dünya haline getirme çabalarımız,doğayı kullanma ve ona hükmetme kaygılarımız bizi çok ama çok sorunlu bir geleceğe doğru hızla taşımaya devam edecektir.
Metalaşmış bir dünya içerisinde insanoğlu kendi çıkarları doğrultusunda,doğanın imkanlarından yararlanarak adeta kendi hegemonya dünyasını kurmaya çalışmaktadır.
Bitip tükenmek bilmeyen tüketim çılgınlığı,israf hayranlığı,özel mülkiyet konusunda aşırı hırsı,doğanın ruhunu ötekileştirmiş,kapitalist ruha doğru yelken açmıştır..
Günümüzde varlığını fazlasıyla hissettiren,iklim değişiklikleri,küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin giderek tükenmesi, tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının sınırlarının gün geçtikçe daralması ve biyogüvenlik konularında yaşanan en güncel sıkıntıların tamamı söz konusu durumun en somut göstergeleridir..
Gelin hep birlikte yarınlarımızın umut ışığı olalım.. Kişisel hırslarımızdan arınarak,doğa ile daha hümanist ve insani ilişkilerimizde birbirimize daha pragmatist olalım..
Sözlerime son vermeden önce Rahmetli Kemal Sunal'ın 'Yüz Numaralı Adam' filminde kullanmış olduğu replikle veda etmek istiyorum sizlere..
'Hepimiz birbirimize karşı kazık atarsak nasıl düzelir bu işler. Ben derim ki karşılıklı olarak saygılı olalım haklarımıza'
Evet sevgili Gönüldaşlar.. Kendimize ve içinde varolduğumuz doğaya karşı saygılı olma zamanımız geldi ve geçiyor..
Sizleri Allah'a emanet ediyorum. Doğamızı ise sizlere..
Hoşçakalın..