Barış Karamızrak Yazdı. Neden Birlik Olamıyoruz?

Sitemiz köşe yazarlarından Barış Karamızrak'ın ' Neden Birlik Olamıyoruz? ' başlıklı köşe yazısı

Barış Karamızrak Yazdı. Neden Birlik Olamıyoruz?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Ağrılılar Neden Birlik Olamıyor?

Değerli okurlarım bugünkü köşemde değineceğim konu başlıkta da gördüğünüz üzere, evet maalesef Ağrılılar birbirini yeterince sevmiyor, birlik olamıyor ve desteklemiyor. Bundan iki hafta önce değerli akademisyen hocalarımdan biriyle sohbet ederken, Ağrılı olmayan bir hocam bana; “barış hocam yaklaşık 5 yıldır Ağrı da görev yapmaktayım ve artık ağrılı olduk. Ama hep karşılaştığım bir konu var ki o da şu, Ağrılılar neden birbirini sevmiyor ve desteklemiyor bunu anlayamıyorum” dedi. Bu soru karşısında gerçekten hem utandım hem de ne diyeceğimi bilemedim. Çünkü düşününce baktım ki hocam haklı maalesef Ağrılı milliyetçiliğini oluşturamıyoruz. Sonra da bu konuyu köşemde yazmaya karar verdim ve artık bu Ağrılı milliyetçiliğini oluşturulması için çalışalım istedim. Ağrılı milliyetçiliği denince sakın yanlış anlaşılmasın, etnik milliyetçilikten bahsetmiyorum. Benim bahsettiğim konu Ağrı da birlikteliğin oluşturulması ve Ağrıdan yetişen işadamı, siyasetçi, sporcu vb. kişilerin bir yerlere gelmesi için çaba gösterilmesi. Diğer iller bunu çok güzel yapıyor ama bu konuda maalesef eksik kalıyoruz.

 

Yaklaşık olarak 55 il gezdim. Erzurum, Sivas ve Konya da yaşadım. Bu şehirlerde şunu gördüm. Şehirlerini gerçekten seviyorlar ve herhangi bir kurum da dışarıdan bir insan olacağına Erzurumlu, Sivaslı ve Konyalı olsun mantığını oluşturmuşlar ve bunu da siyasi olarak, lobi faaliyetleri olarak çok güzel uyguluyorlar. Yoksa Erzurum'dan Sağlık bakanı, Sivas'tan Milli eğitim bakanı, Konya'dan başbakan çıkar mıydı? Peki bu illerde hiç mi dışarıdan adam yok tabi ki var ama ben yerleşmiş olan mantaliteden bahsediyorum. Ağrı da ben çok duydum şu muhabbeti sizde de illaki duymuşsunuzdur; “Bir kuruma biri atanacaksa, Ağrılı olmasındansa dışarıdan olsun” cümlesi… Bunu dile getirenlere neden böyle düşünüyorsunuz diye sorduğumda  “işte geçmişte Ağrılı oldu da, ne yaptı ki Ağrıya” gibi bir cevapla karşılaşıyorum. Tamam geçmişte bazı insanlar bazı yanlışlıklar yapmış olabilir ama bu düşünceyi yenemezsek emin olun ileride bunun çok büyük sıkıntılarını yaşarız. Peki nasıl yaşarız? En önemlisi siyasi olarak yaşarız. Bir bakanlıkta bakan danışmanlarının Ağrılı olması o bakanlıktan isteklerimizin yerine gelmesi için büyük avantaja sahip olmamız anlamına gelir. Peki, başka ne olur? Sizin anlayacağınız dilden konuşayım; çocuklarınız puanları yüksek olduğu halde mülakatlardan elendiği zaman ağlamayın. Çünkü üst yerlere Ağrılıları taşıyamadığımız için, birbirimizi desteklemediğimiz için, yeterince kamuoyu oluşturamadığımız ve sivil toplum kuruluşlarının bu mantaliteyi yerleştirememesinden dolayı kendimize kızalım.

 

Değerli okurlarım, gelin artık bu düşünceyi ortadan kaldırmak için üzerimize düşeni yapalım. Ağrılı milliyetçiliğini hangi kurum da çalışıyorsak veya hangi il de yaşıyorsak yaşayalım bunu uygulamak için elimizden geleni yapalım. Yoksa diğer iller her konuda gelişirken biz geride kalmaya devam edeceğiz. Memleket evlat gibidir, atsan atılmaz satsan satılmaz. Yani memleketimizin insanını sevelim. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir fakat söz konusu Ağrı olduğunda bunu bir kenara atalım. Sivas ve Erzurum da siyasi farklılık yok mu, hem de alası var. Sivas da nüfusun %30'u BBP, %15 CHP, %45 AKP ve % 10 MHP. Siyasi olarak partililerin kutuplaştığı bir dönemde bile söz konusu Sivas olduğunda birlikteliği güzel sağladıklarını gördüm. Bir örnek daha vereyim; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi eski rektörü irfan arslan rektörlük görevinden sonra YÖK'te önemli bir göreve getirildi. İrfan hocam Erzurumlu değil de, Ağrılı olsaydı bizim üniversitemiz emin olun bugün daha fazla kadro alma şansına sahip olacak veya YÖK ile ilgili çalışmaları Ağrı da sık görecektik. Ama maalesef birlikteliği oluşturamadığımızdan, birbirimizi sevmemiz ve Ağrılı olmasındansa dışarıdan olsun mantığı emin olun bize daha çok büyük zarar veriyor ve bu zihniyeti değiştiremezsek daha çok zarar vereceğe benziyor. O yüzden bu anlayışın terk edilip, sivil toplum kuruluşlarının gerekli baskıyı oluşturarak bu düşünceyi yok etmesini temenni ederek yazıma son veriyorum.

 

Dostça kalın…

 

 

Bakmadan Geçme