Van'ın kuş cenneti olarak adlandırılan Akgöl, yağışların azlığı ve hızlı buharlaşma nedeniyle kurudu, bölgede barınan kuş türleri başka alanlara göç etmek zorunda kaldı.
Van'da birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Akgöl, kuraklık nedeniyle tamamen kururken 407 hektarlık göl, çorak bir alana dönüştü. Özalp ilçesine 30 kilometre uzaklıkta bulunan Bağrıaçık Mahallesi sınırları içerisinde yağmur ve kar sularıyla beslenen ve 9 kilometre kıyı uzunluğuna sahip 707 hektar büyüklüğündeki Akgöl, etkili olan kuraklık nedeniyle tamamen kurudu. Göç mevsiminin başlamasıyla her yıl onlarca türden binlerce kuşa ev sahipliği yapan göl, küresel ısınma, CC. Kıyısındaki sazlık alanlarında her yıl koloniler halinde görüntülenen başta flamingo olmak üzere kılıç gaga, cılıbıt, angıt ve suna gibi kuşlar, yaşam alanlarının çoraklaşması nedeniyle gölü terk etti.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, 'Her şeyden önce artık dünyanın her yerinde göllerin kurduğuna özellikle iç göllerin büyük ölçüde sularının çekildiğini, denizlerde sıcaklığa değişimi bağlı olarak işte Marmara'da yaşanan musilaj benzeri sorunların yaşandığına tanıklık ediyoruz. Akgöl maalesef yakın zamana kadar bundan 5-6 yıl öncesine kadar birçok kuş türünün ürediği, yaşam alanının çoğaldı bir alan olarak karşımıza çıkarken, bugün maalesef özellikle son birkaç yıldır periyotlar halinde küçüle küçüle bu yılda tamamen ortadan kalkmış olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bence daha problem olan Akgöl'ün bundan sonraki süreçte de artık karşımıza çıkamayacak olması çünkü şöyle düşünmek lazım bir bütün olarak. Aslında dünyayı ve Türkiye'nin içinde bulunduğu (ortam düşündüğümüzdeorta handemlerde yaşanan şey) büyük ölçü de hem sıcaklıkta artış var, hem de yağışta gittikçe azalışa yönelik bulgular elde edilmeye başlandı. Yani yağış azalıyor, sıcaklık artıyor. Buda uzun süre içerisinde aslında Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede Van Gölü havzası gibi havzalarda çok daha ciddi sorunlarla karşılaşacağımızın işareti. İçme, kullanma suyu yani tarım alanları sulama için gerekli olan su kaynaklarının büyük ölçüde ortadan kalkacağı bir sürece doğru evriliyor ve üzgünüm ya da maalesef bu süreç oldukça daha hızlı bir şekilde kendini göstermeye başladı' dedi.
'Asıl kötü olan taban suyunun giderek çekiliyor olması'
'Belki birçok bilim insanının bu konudaki uzmanın ortaya çıkan raporları 2030'dan sonrası için benzer tabloları çizdiği ve bu durumları öngördüğü, o olumsuz sonuçlar şimdiden hayatımıza yavaş yavaş değil, maalesef çok hızlı bir şekilde girmeye başladı' diyen Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu,'Tabii işte bunun bir örneği Akgöl. Akgöl gibi birçok gölümüz artık kurumaya, alanların küçülmesinde bundan sonra tanıklık edeceğiz. Tekrar ediyorum asıl kötü olan taban suyunun da giderek çekiliyor olması. Akgöl'e zemine dokunduğunuzda ya da çevrede gözlem yaptığınızda o bölgedeki birçok kaynak suyunun da kuruduğunu görüyorsunuz. Sadece Akgöl'ün değil. Bu da uzun vadede yüzeydeki suların giderek daha alt tabakaya doğru yöneldiğini ve yeraltı suyu sisteminin büyük ölçüde bozulduğunu bize gösteriyor. Asıl vahim olan bu. Sıcaklık artıyor ve taban suyu tam da bugün ihtiyacımız olan o taban suyu maalesef işte kullanılma sonucunda ortadan kaybolmuş önümüzde bizi maalesef iyi günler beklemiyor. Havza kapalı olunca doğal olarak bunu yönetmek gerekiyor. Yani uzun yıllardır aslında yönetilmesi gereken bir havza. Yani işte birkaç kurumun bir araya gelerek istişare etmesi ile ilgili bir durum değil. Bu çok daha ileri boyutta bu havza da 1 milyondan fazla yaşayan insanın içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamaya yönelik bir girişim olması gerekiyor. Çünkü yeraltı su seviyesindeki bu dramatik azalış yakın gelecekte yani bu tarz olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. Yani içme ve kullanma suyu sorunu ile karşılaşabiliriz' diye konuştu.